Canlanın, Öleceksiniz!

Bugün biraz ölümü hatırlatmak istiyorum. Önce bir ayete çarpalım:

“Hiç şüphesiz sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir.
Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.” (Zümer Suresi 30, 31)

Bu ayet peygamberimize olduğu gibi aynı zamanda kendisini okuyana hitap etmektedir. Ayete çarpmak bu olsa gerek. Ölümü anlamak dünyadaki hayatı anlamakla olur. Bu hayatı onu Yaratan tarif etsin:

“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ‘(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.” (Hadid Suresi 20).

“Kadınları, oğulları, yığınla altın ve gümüşü, cins atları, koyunu, sığırı, develeri ve ekini tutkunlukla sevmek insana hoş gelir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir; kalıcı güzellikler Allah katındadır.” (Al-i İmran Suresi 14)

“Dünya hayatı tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer. O su sebebiyle insanların ve en’amın beslendiği bitkiler sarmaş dolaş olur. Derken toprak donanır ve bütün süslerini takınır. Sahipleri, çıkacak ürünü hesaplayabilecekleri kanaatine vardıkları bir sırada o yere emrimiz, gece veya gündüz gelir de onu yolunmuş hale getiririz; sanki bir gün önce orada herhangi bir ürün yokmuş gibi olur. İşte biz düşünen bir topluma âyetlerimizi böyle ayrıntılı olarak anlatırız.” (Yunus Suresi 24)

“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebut Suresi 64)

İşte dünya hayatı bu. Bu ve benzeri tarifleri her biri bir başka yönden ve insanın içine işleyen ifadelerle Allah bir çok ayette yapıyor.

Biraz da dünyanın bir sınav merkezi olduğu gerçeğini hatırlayalım:

“Mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek sizi korku ve açlık olgusu ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver.” (Bakara 155)

“Ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Bunlar, hanginiz daha güzel iş yapacak diye sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek içindir. O güçlüdür, bağışlayıcıdır.” (Mülk Suresi 2)

Evet ölümü de hayatı yaratan yaratmıştır. Zaten ölüm olmayan hayatı bu dünyada hayal dahi etmemiz mümkün olmuyor. Ancak bunu bildiğimiz halde hep unuturuz. O halde hatırlayalım:

“HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR. Ücretleriniz, sadece kıyamet günü tam olarak ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır da cennete sokulursa kurtulmuş olur. Bu hayat, aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir. (Al-i İmran Suresi 185).

“Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut Suresi 57)

Ayetler nasıl da sarsalıyor insanı! Konuşan Allah da ondan.

Demek ki nasıl öleceğimiz değil nasıl yaşadığımız önemlidir. Çünkü ölüm yaşı, içinde bulunduğumuz her andır. Son sözleri de sözlerin en güzelini söyleyen Allah söylesin:

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.” (Enfal Suresi 162)

“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evladı, ne evladın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokman Suresi 33)


Yayımlandı

kategorisi

, ,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın